Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek...

~ 19.08.2011, İsmet BERKAN ~

ALBERT Einstein’ın lafını sonuna kadar hatırlatmayacağım, bilen biliyor, aynı şeyleri yapıp her seferinde farklı sonuç beklenmez.

PKK terörü ve Kürt sorunu konusunda, yakın geçmişimizde pek çok kez yaptığımız şeyi bir daha yapmaya başladık ve bu sefer de inançla farklı bir sonuç ortaya çıkmasını bekliyoruz.
Oysa geçmişte ne sonuç alındıysa bu sefer de alınacak olan sonuç üç aşağı beş yukarı aynı olacak; mucizevi çözümler göremeyeceğiz.
Ne oldu da kanlı sarmal yeniden yükseldi, üç-beş ay öncesine kadar gayet ümitli konuşmalar yapılırken bugün neden sadece silahların diliyle konuşuyoruz, aydınlanmaya ihtiyacımız var.
* * *
PKK’nın yeniden şiddeti tırmandırmayı neden seçtiğini tam olarak bilmiyoruz. Bu konuda ciddi istihbarat eksiğimiz var, bu eksiği tahminlerde ve varsayımlarda bulunarak kapatmaya çalışıyoruz ama bu yanıltıcı olabilir.
Benzer şekilde, hükümetin ‘Kürt açılımı’ ve ‘Artık analar ağlamasın’ diye çıktığı yolda neden rota değiştirdiğine ilişkin bilgimiz de çok az. Buradaki bilgi açığımızı da varsayım ve tahminlerle dolduruyoruz. O da benzer şekilde yanıltıcı olabilir.
Ancak bazı genel kabuller var, anlaşılan bugünlerde PKK ile mücadele konusu yeniden o genel kabullerle (ki tamamen yanlış da değiller) kamuoyu gündemine geliyor: ‘PKK elde silah dağda dolaşan, asker-polis öldüren eli kanlı bir örgüttür, devlet bu örgüte karşı sessiz kalamaz.’
Bu genel kabul tamam da, sonrasında bulduğumuz, bulabildiğimiz yegane çare, savaş oluyor.
Son haftalarda hükümetin PKK konusunda girdiği yeni çizgi konusunda çok sayıda haber yapan Sabah gazetesinden dün öğrendiğimiz 5 aşamalı plan şu:
1. Uçaklar ve özel kuvvetlere bağlı birimler sınır ötesi de dahil nokta baskınlar yapacak;
2. Polis timleri
araziye çıkacak;
3. Davası devam eden KCK’ya operasyonlar genişleyecek;
4. BDP’liler PKK ile aralarına mesafe koymazsa hukuki süreç başlayacak;
5. PKK’nın yurt dışındaki parası kıskaç altına alınacak.
* * *
Sizi bilmem ama ben bu beş maddeyi görünce nedense nostaljiye kapıldım, 90’lı yıllara geri döndüm. Hatta kendi arşivimde bu beş maddeyi o yıllarda aynen yazdım mı diye arama sevdasına bile kapıldım.
Kürt meselesi ve PKK ile mücadele konusunda bunca yıldır aynı şeyleri yapıp farklı bir sonuç çıkmasını bekliyoruz.
Çıkmayınca da şaşırıyoruz, içimizden birilerini beceriksizlikle suçluyoruz.
PKK’nın yeni mayınları...
HAKKARİ-Çukurca karayolundan, önceki gün art arda saldırılara sahne olan ve 9 şehit verdiğimiz o yoldan üç kere geçtim. Her seferinde hem doğanın sertliğinden etkilendim hem de kendi güvenliğimden endişeye kapıldım.
Zaten bu coğrafya PKK ile askeri mücadeleyi bu denli zorlaştıran etkenlerin başında geliyor ve sadece Çukurca yolunda değil başka pek çok yerde benzer bir doğa var.
Bu seferki PKK saldırısı bence askeri teknoloji bakımından üzerinde durulması gereken bir saldırı. Çünkü önce bir mayın saldırısı oluyor, üç şehit veriliyor. Ardından korucular başka mayınlar görüyor. Bunun üzerine mayınların temizlenmesi ve yol güvenliği için, mayına karşı mücadele amacıyla alınıp TSK envanterine girmiş olan yeni zırhlı araçlarla bölgeye intikal başlıyor ve son büyük saldırı da bu araca karşı yapılıyor. BTR adı verilen 8 tekerlekli zırhlı dev aracın patlama sonrası halinin fotoğrafını gördüm, dehşete kapıldım.
PKK sadece uzaktan kumanda teknolojisini değiştirip mevcut jammer’ları etkisiz kılmakla kalmamış, bu çeşit yol kenarı mayınlarından etkilenmemek için alınan zırhlı araçları vuracak kadar büyük patlayıcılara da sahip olmuştu artık.
Jammer ne işe yarar?

AMERİKA’nın Irak’ı işgali sonrası ortaya yeni bir silah çıktı. Amerikan askerlerinin IED (Individual Explosive Device - Küçük Patlayıcı Cihaz) adını verdiği bu patlayıcılar, aynen mayın gibi yol kenarına döşeniyor. Bazen uzun bir kablo ve elektrikli fünyeyle, bazen de basit telsiz dalgalı uzaktan kumanda mekanizmaları (cep telefonu, garaj kapısı uzaktan kumandası vs) ile patlatılıyordu.
Kısa sürede PKK da aynı teknolojiyi Iraklı direnişçilerden aldı, bu patlayıcıları hazırlamayı ve patlatmayı öğrendi.
Tabii nasıl Amerikan askerleri Irak’ta bu patlayıcılara karşı önlemler geliştirdiyse Türk ordusu da benzer önlemler aldı.
Bu önlemlerden biri, mayın döşenme ihtimali bulunan yolların üzerinden uçak veya helikopterlerin hemen hemen bütün frekanslarda yayın yaparak geçmesi ve bu bombaları yol boşken patlatmasıydı.
Ama tek önlem bu değildi. Özellikle konvoylar, saldırıya karşı önlem olarak, en önde üzerindeki antenden bütün frekanslarda yayın yapan bir araçla, yani jammer’la yolculuk yapıyor. Aynı jammer cihazını taşıyan aracı Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın Ankara’daki konvoyunda da görebilirsiniz.
Araç yaptığı yayınla bölgedeki kısa veya uzun mesafeli bütün frekansları baskı altına alıyor, böylece mayını patlatmak isteyen tetikçinin tetiği etkisiz kalıyor.
Ancak Çukurca yolundaki son saldırı, jammer’ın da yetersiz kaldığını gösteriyor. PKK tetik mekanizmasını jammer’ların etkisinin dışına çıkartmayı başardıysa, işler de bir süre için zorlaşacak demektir.

 

(Hürriyet 19.08.2011)

İsmet BERKAN | Tüm Yazıları
Hits: 1783