Alıştıramadıklarından mısınız?

~ 03.12.2015, Ali Rıza AYDIN ~

“Alışırsınız, alışırsınız” sözcükleri 1989’da cumhurbaşkanı olan Turgut Özal’a ait.

Teğmen Murat Şeref Baba ve Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Özay, Özal’ın cumhurbaşkanı olmasına alışamadıklarını açıklayan kamu görevlileri olarak anılırlar. Kamu dışında da alışmayanlar oldu. Belki kamu çalışanları arasında başkaları da vardı. Ama Baba ve Özay güncele oturmuşlardı.

Özay başkanlık görevinden alındı, bir süre sonra göreve iade edildi. Baba ise, “bir rütbeli subay bunu nasıl yapar, psikolojik sorunu olabilir” diye hastaneye sevk edildi. Ordudan ihraç kararı verildi. O şimdi avukat…

AKP ve lideri ise bir kısa tümceyle “nelere alıştırmadı ki?” Her okuyucu ya da her uzmanlık alanı on üç yılda yapılanları kendince sıralasa, kitaplar olur.

Devlet ve parti olarak, yaptıkları ve dönüştürdükleri her şeye alıştırdılar.

İllegal olup legal görünmeye ve kalmaya alıştırdılar.

Her şeylerine öylesine alıştırdılar ki, saraylarına oturdular; parlamentoda çoğunluğu kaybettikten sonra uçurumun dibinde olmaları gerekirken en yüksek oyla iktidar olmalarına saygı duydurdular. O saygıyla, yeni anayasanın kendilerince yapılabileceğine inandırıp kolları sıvattılar, fiili başkanlık sistemini kanıksattılar.

Suçlarını kanıksattılar. Katliamların, çatışma; iş cinayetlerinin, kaza olduğunu kanıksattılar.

Her seferinde, önceden yapamadıklarını yeniden fırına sürüp servis etmeyi alışkanlık haline getirdiler.

Tüm bunlara alışmaması gereken “sol”un bir bölümünü, demokrasi adına düzenlerine yama olmaya alıştırdılar. Böylece o solu, hem desteğe hem de kontrole aldılar.

Gazete, dergi ve portal olarak “soL”, alıştırılanlar için önemli bir arşiv. Burada tekrar sıralamaya gerek yok.

        * * *

Boyun eğmeyenleri ise alıştıramadılar.

Boyun eğmeyenleri, “örgütsüz örgütler” yapmaya da boyun eğmiyormuş gibi gözüküp düzenin dümen suyundan ayrılmamaya da alıştıramadılar.

Yalan dolan sözlere ve ikiyüzlülüklere, anlık dalgalanmalarına kapılmaya alıştıramadılar.

Yasaklara, baskılara ve şiddete; kurşunlara, bombalara, “kan”a ve ölümlere; korku toplumuna alıştıramadılar.

Halkın, kin ve düşmanlığa tahrik edilmesine; insanlığa karşı suçların ve savaş suçlarının olağanlığına, NATO üyeliğine alıştıramadılar.

“Hukuksuz” hukuka, “bağımsız yargı” etiketli güdümlü yargıya alıştıramadılar. Meclis içi muhalefetin “İçtüzük” içi masumiyetine ve işlevsizliğine; düzen içi muhalefeti, mücadeleymiş gibi göstermeye alıştıramadılar.

Yolsuzlukların ve talanın olağanlaştırılmasına alıştıramadılar.  

Burjuva devlete, liberal vitrinlere, özelleştirmelere alıştıramadılar.

Halka hakarete alıştıramadılar.

Anti-laikliğe, toplumun yaşam tarzına biçtikleri role alıştıramadılar.

Bilim, sanat ve kültür düşmanlığına alıştıramadılar.

Paranın saltanatına, gericilik ve sömürünün istikrarına alıştıramadılar.

Kapitalizme ve emperyalizme; sermayenin sınırsız tahakkümüne; eşitsizliğe, adaletsizliğe ve tutsak özgürlüğe alıştıramadılar.

Haziran Direnişi’nin gücünün eritilmesine alıştıramadılar.

Sınıfsal karşıtlığın yokmuş gibi gösterilmesine, sınıf uzlaşmacılığına alıştıramadılar.

* * *

Boyun eğmeyenleri, çürümüş düzenlerine alıştıramadılar.

Boyun eğmeyenler, birkaç cesur bireyin alışamadıkları için tarihteki yerlerinde ara sıra gündeme getirilen haliyle anılmayacak.  Alışanları alışmayanlar arasına katarak, alışmayanları çoğaltıp örgütlü güce kavuşturarak, kapitalist ve gerici dünyaya karşı yaptıkları mücadeleyle anılacak.  

Boyun eğmeyenler, “eskiyi yıkıp döküp, yeniyi yaratıp kurmak”la anılacak.

 

Ali Rıza AYDIN | Tüm Yazıları
Hits: 1114