KÜRECİK RADARI

~ 27.01.2012, Ali ER ~

ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, Malatya’daki NATO radarının operasyonel halde olduğunu belirterek, “Savunma amaçlı bir sistemdir. Füze sistemi değildir. Türkiye’de yaşayanların daha güvenli hissetmesini sağlamasını umuyoruz” dedi.

Türkiye’de gerçekten “tuhaf şeyler” oluyor. Kürecik Radarı bir NATO tesisi ise bu açıklamanın öncelikle NATO makamlarınca, ya da “ev sahibi ülke” olarak Türkiye tarafından yapılması gerekmez mi?

Gerekir de, NATO’nun resmi sitesinde Malatya’daki NATO radarının faaliyete geçtiğine dair henüz bir bilgi yok. Bu konu ile ilgili olarak en son güncellenen bilgi; Türkiye’nin Eylül 2011 tarihi itibarı ile NATO’nun Füze Savunma sisteminin ev sahipliği için karar aldığını gösteriyor.1
Sayın Büyükelçi ise, Türkiye’deki kariyerinin 1nci yılında en önemli başarısı olarak gururla açıklıyor ve gurur duymakta da yerden göğe kadar haklı. Çünkü bugün Kürecikteki radar henüz NATO radarı değil, ABD’nin Türkiye’de konuşlandırdığı bir radardır. Hem NATO, hem de ABD’nin resmi sitelerini incelediğimizde bunu anlıyoruz.
NATO’nun Füze Savunma Sistemi, Aktif Katmanlı Bölgesel Savunma Sistemi Programı (The Active Layered Theatre Ballistic Missile Defence System-ALTBMD)2 resmi adıyla Eylül 2005’te kurulmuştur.
NATO’ya göre; bu program kapsamında NATO’nun eski Harekât Alanı Füze Savunma (Theatre Missile Defence-TMD ) sistemi, ABD’nin füze savunma sistemi "Avrupa Aşamalı Uyarlanabilir Yaklaşım" (European Phased Adaptive Approach-EPAA) ile bir süreç sonunda entegre olacaktır.
NATO’nun Birinci Başlangıç Harekât Yeteneği (Initial Operational Capability –IOC ) adını verdiği bu süreçte NATO sistemi ancak 2014 yılında ABD sistemi ile entegre olabilecek.3
Yani işin Türkçesi, NATO füze savunma sistemi en erken 2014 yılında başlangıç seviyesinde de olsa operasyonel yeteneğe kavuşabilecektir. Bunun için NATO büyük yatırımlar yapmaktadır. Örnek olarak;
NATO mevcut sistemin entegrasyonu kapsamında sadece teknik ihtiyaçları belirlemek için, 20 Eylül 2011 tarihinde SAIC adlı bir konsorsiyum ile 2.5 milyon Avroluk anlaşma imzalanmıştır.4 Bu anlaşma çerçevesinde çalışmalar sürdürülmektedir.
Son olarak da, 23 Ocak 2012’de NATO’nun Füze Savunma Sistemi Komuta Merkezinin Almanya Ramstein’da kurulmasıiçin “ThalesRaytheonSystems” firması ile de 3 milyon Avroluk anlaşma imzalanmıştır.5 Bunlar sürecin planlandığı gibi devam ettiğini göstermektedir.
Ancak bir sorun ortaya çıkmaktadır. Nasıl olur da bir taraftan NATO, komuta merkezinin kurulması için kontrat imzalanırken, bir taraftan da NATO’nun Kürecik’teki Radarı operasyonel olarak faaliyette geçebilmiştir.
Eğer faaliyete geçmiş ise ki; geçmiştir, çünkü en yetkili ağızdan öğreniyoruz. O halde bugün Kürecik Radarı hangi komuta merkezine bağlı olarak faaliyet göstermektedir? Doğaldır ki; NATO’nun entegrasyon süreci tamamlanıncaya kadar ABD’nin kendi milli komuta kontrol sistemi üzerinden faaliyet gösterecektir.
Bunu nereden çıkarıyoruz? NATO Avrupa müttefik kuvvetler komutanı (SACEUR) olan ABD’li Oramiral Stavridis, ABD’nin füze savunma sistemleri ile NATO füze savunma sisteminin birbiriyle paralel yapılar üzerinden çalışacağını bizzat açıklamıştır.
Bu durumda bir başka sorun daha ortaya çıkıyor. Acaba ABD’nin milli komuta kontrol sistemleri üzerinden İsrail gibi NATO üyesi olmayan stratejik ortakları ile bilgi paylaşımı nasıl önlenecektir?
Neyse bu konu ABD’yi ilgilendirmez. Şimdi Kürecik Radarı tam operasyonel olduğuna göre alan memnun, satan memnun.
Yukarıdaki değerlendirmeler, Beyaz Saray resmi sayfasında da teyit edilmektedir. ABD’nin kendi savunma sistemi Başkan Obama’nın 17 Eylül 2009’da açıkladığı "Avrupa Aşamalı Uyarlanabilir Yaklaşım" (European Phased Adaptive Approach-EPAA)6 adı verilen füze savunma sistemidir. 15 Eylül 2011’de Beyaz Saray diyor ki; füze savunma sistemimizin Birinci safhası kapsamında Türkiye ile mutabakat metni imzalandık.7 Yine aynı safha kapsamında AEGIS sistemi ve SM-3 Blok 1A SAM füzeleri ile donatılırmış USS Monterey gemisini de Akdeniz’de Mart 2011’de göreve başlattık.
Eğer NATO sistemleri en erken 2014 yılında ABD Sistemi ile entegrasyona hazır olacak ise, Malatya Kürecik’te konuşlanacak ABD’nin AN/TPY-2 Radar sisteminin 2014 yılına kadar Kürecik’te ne işi var? Ne yapacak? Tabii ki USS Monterey gibi Akdeniz’de konuşlu Amerikan gemilerine, hatta belki de Basra’daki denizaltı ve deniz üstü füze platformlarına/gemilerine hizmet edecek, aksini düşünmek mümkün müdür?
Uzun sözün kısası Sayın Büyükelçi ne derse desin Kürecik’teki Radar, 2014 yılına kadar en iyimser diplomatik tabirle ABD-Türkiye ikili ortak tesisi veya ABD’nin Türkiye’deki askeri üssü olarak fiilen kullanılacaktır. İncirlik’te Predatörler, Kürecik’te Radar ve Akdeniz’de USS Monterey kombinasyonunun bir yıllık görev süreci içinde ve özellikle Hürmüz Boğazında suların ısındığı bu günlerde gerçekleştirilmesi, bir Büyükelçi için mutlaka takdir edilmeye değerdir.
Ancak kamuoyunun gözünün içine baka baka ne dersek odur dayatması kabul edilemez. Çünkü mevcut olgular kamuoyunu yanıltmaya veya uyutmaya çalışıldığı algısını yaratıyor.
Ayrıca ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, Kürecik Radarından bahsederken “Türkiye’de yaşayanların daha güvenli hissetmesini sağlamasını umuyoruz” sözleri ile yüreklerimize su serpiyor.
İyi güzel de Kürecik Radarı, 1639’dan bu yana aramızda sıcak bir sürtüşme yaşanmamış olan İran ile ve 1961’deki Küba füze krizini hariç tutacak olursak, soğuk savaşın dehşet dengesi döneminde dahi bize doğrudan tehditte bulunmamış olan Rusya’yı, Türkiye’yi füze saldırısıyla tehdit etme noktasına getirmiştir.
Nasıl olur da daha güvenli hissedebiliriz “Tanrı Aşkına”…
Aslında İran ve Rusya’nın tepkilerinde şaşılacak bir şey yok. Eğer siz Radarı Küreciğe koyarsanız tabii ki bu radarın kapsama alanında olan ülkeler kendilerini güvende hissetmeyecektir ve sizi hedef alacaktır. Aslında Rusya’nın hassasiyetini bilmem ama İran için durum farklı.
Çünkü NATO’nun resmi sitesinde İran’ın hedef olduğu açık açık görülmektedir.8 Sarkozy’nin kulakları çınlasın hani bizimkiler İran’ın tehdit olarak alınmasına ayak diretirken “biz kediye kedi deriz” demişti ya.
Kimseye kızacak halimiz yok. Onlar yapılması gerekeni yaptılar. Rusya da İran da Balistik Füzelerini hemen Küreciğe yönlendirdiler. Üstelik bu ülkeler uluslar arası savunma dergilerine şöyle bir göz attıklarında; Türkiye’nin elindeki modern Hava Savunma sistemlerinin yeterli olmadığını da görmemeleri mümkün değildir. O halde halkımız kendini nasıl daha güvenli hissedebilecektir?
Gerçekten bu radarla ilgili imzalar atılırken hiç olmazsa kimsenin aklına gelmedi mi, orada yaşayanlar olası füze tehdidine karşı nasıl korunabilecektir? Duyar gibiyim; işte Türkiye Patriot Füze Savunma sistemleri gibi sistemleri almaya hazırlanıyor duymadın mı?
Duydum da; Ben önce ABD’nin stratejik güvenlik öncelikleri için halkımı füze tehdidi altına sokacağım, sonra da ABD’den Patriot Füzeleri satın almak için milli bütçemden para ayıracağım, bir de kongreden onay için dil dökeceğim.
İşte bir türlü anlaşılmayan bu ballı börek neden ABD’ye altın tepside sunuluyor?
 
Hits: 12019